KONYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

 


ASAYİŞ VE TRAFİK OLAYLARINA AİT BİLGİLERİN MEKÂNSAL ANALİZLER İLE DEĞERLENDİRMESİ - KONYA ÖRNEĞİ

D. Emre EKİZER 1 , İbrahim ÇEVİK 2 , Nihat GÜNEŞ 3 , Murat KÜÇÜKDOĞRU 4 , Nurullah OSMANLI 5 ,

        Özet

Bu çalışma, çağdaş normlarda suçun ve suçluluğun analiz edilmek suretiyle, kolluk güçlerine görsel bir vizyon kazandırmak açısından faydalı bilgiler içermektedir. Coğrafi analiz birçok bakımdan olduğu gibi kolluk güçlerinin de suçu aydınlatmada kullanabileceği, faydalanabileceği bir yöntemdir, olmaya da devam edecektir.

Suç geçmişte var olmuş gelecekte de var olacak olan toplumsal bir anomidir. Gelişen ve değişen toplumda suçla mücadele yöntemleri zamanla değişiklik göstermiştir. Suç kavramı özellikle her zaman var olduğu / olacağı toplumun gündeminde önemli bir yer işgal etmeye devam edecektir.

Suçların mekânsal anlamda ve bazı verilerle birlikte değerlendirilerek ele alındığında tesadüfi olmadığı görülür. Kendi içerisinde her bir veri değerlendirildiğinde belirli bir mantık ve sistematik bir yapı vardır. Bu mantığı kavramamıza, görmemize sebep olan bu verilerdir. O yüzden, suçların nerede, niçin ve ne zaman meydana geldiğini anlamak, hangi suç tipleri hangi bölgelerde meydana gelmiş olduğu gibi birçok veriye ulaşmamızı sağlar. Demografik değerler ile suçların nedenleri sebep sonuçları arasındaki ilişki, mekânlar ile suç tipleri arasındaki ilişki nedir gibi soruların yanıtlarını aramak suçla mücadele yöntemlerini geliştirebilir. Bu anlamda suç haritaları polislere ve suç analizcilerine grafikle açıklamalar sunar. Bu mantığı kavrayan kolluk bu perspektifte tedbirler geliştirmelidir. Olay yeri adreslerini gösteren basit suç haritaları bile, suçların en yoğun olduğu yerleri göstererek, devriye hizmetine en çok ihtiyaç olan bölgelerin tespit edilmesinde yardımcı olur. Konya Emniyet Müdürlüğü olarak GPS (Global Positioning System) sistemleri kullanılmaktadır. Bu sayede daha etkin ve verimli bir şekilde vatandaşa hizmet götürülmektedir. Kısacası; Coğrafi Bilgi Sistemi kullanılarak suç verileri ile çeşitli veriler kullanılarak aralarındaki korelasyon tespit edilebilmekte ve böylece hızlı ve etkin kararlar alınabilmektedir. CBS ortamında sorgulama, analiz, simülasyon, strateji belirleme gibi uygulamaların yapılabilmesi bilgisayar destekli haritacılığın suç önleme ve denetlemede kullanımının gittikçe yaygınlaşmasını sağlamıştır.

Bu bildiride, Konya ili çapında tüm suç verilerinin kent bilgi sistemleri ile entegre edilerek mahallere göre girilmesi ve çeşitli analizlere ilişkin örnek çalışmadan yararlanılarak, coğrafi bilgi sistemlerinin suç analizinde kullanımı hedeflenmiştir.

        1. Giriş

Suç, hukuki açıdan "topluma zarar verdiği ya da tehlikeli olduğu kanun koyucu tarafından kabul edilen ve belirtilen eylem, davranış, tavır ve hareket" seklinde tanımlanırken, kriminolojide "sosyal toplumun çoğunluğu tarafından tehlikeli sayılan ihmal veya icra niteliğindeki hareketler" sosyolojide ise "toplum halinde yasama koşullarına yönelik saldırı" olarak tanımlanmaktadır (Dönmezer, 1994:48). Durkheim'e göre "suç kolektif bilincin kuvvetli ve belirmiş tutumlarını (dispositions) ihlâl eden fiillerdir". Thomas ve Znaniecky eserinde sosyal psikoloji yönünden meseleyi almak suretiyle şöyle bir tarif vermektedir: "Suç kişinin kendisini mensubu saydığı grupta, varlığı toplum dayanışması ile çelişki gösteren fiildir"

Taft'ın görüşü ise şöyledir: Topluma zarar veren hareketler ya örf ve âdetlerce belirlenmiştir. Grup içinde egemenliği elinde tutanlar, diğer kişilerin, tavır ve hareketlerini uydurmaları için modelleri, örnekleri ve bu suretle moral kuralların tümünü tespit ederler; bu kurallara uyanlara sosyal itibar verir, bunları ihlâl edenlere söz konusu mevkii reddederler. Gerçekten bütün bu ceza hukukunun suç tariflerinde esas teşkil eden husus, fiilin suç olması için kanun koyucu tarafından cezalandırılmış bulunmasıdır. 6

Suç kavramıyla ilgili olarak modellesen toplumla birlikte çeşitli sorunları da beraberinde getirmiştir. Özellikle kırsal kesimden kentlere olan göçler " kentlileşememe " 7 sorununu beraberinde getirmiştir. Şehirleşme sanayileşme ile dengeli bir gelişime sahip olmamasına karşılık göçe bağlı hızlı bir şehirleşme süreci yaşayan Türkiye, diğer benzer ülkelerde de olduğu gibi, sosyal ve fizikî yapı bozuklukları yaşamaktadır. Sanayileşmeye dayalı iş kollarında istihdam edilemeyen artı iş gücü, işsizlikle karşı karşıya kalmakta, ya herhangi bir sosyal güvencesi olmayan düşük gelirli, sosyal hareketliliğe imkân vermeyen marjinal işlere ya da hizmet sektörüne yönelmektedir. Dolayısıyla, göçmenlerin kırsaldan getirdikleri düşük eğitim seviyesi, şehre özgü işlere yatkın olmama veya uzmanlaşmanın olmaması; kültürel farklılaşmada olduğu gibi şehir hayatının olumsuzluklarıyla birleşince, şehre intibak problemleri yaşanmaktadır. 8

        2. Çalışmanın Amacı

Suç, insanlık tarihi kadar eski olan, toplumun huzur ve düzenini bozan en önemli etkendir. Gelişen teknoloji ile birlikte suç işleme oranları artmakta ve suç türleri değişmektedir. Suçların azaltılması için çareler her dönemde aranmıştır. Suçun oluşumuna neden olan maddi ve manevi unsurların analizi, suçların önlenmesi ve azaltılması için gerekli ve önemlidir. Şehirlerin gelişmesi ve gelir düzeyinin artmasına paralel olarak, araç sayısında ki artışlar, trafik kazalarını da artırmakta ve bunlara her gün bir yenisi daha eklenmektedir.

Asayiş ve Trafik suçlan ile ilgili istatiksel veriler Konya İl Emniyet Müdürlüğünce tutulmaktadır. Asayiş ve Trafik verilerinin istatiksel anlamda değerlendirilmesi, olayların mekân üzerinde istatistik teknikleri ile değerlendirilmesi kadar etkili bir yönetişim sağlamamaktadır. Olayın türü, hangi zaman aralığında, hangi nedenle olduğu, olay sayısı gibi bilgilerin yanında olayın gerçekleştiği konumun bilinmesi ve diğer veriler ile birlikte analize tabi tutulması esastır. Aynı nitelikteki olayların aynı konumda tekrar etmesi veya olayların birbirlerine olan konumsal yakınlık veya uzaklığı, olayları oluşturan sorunların tahlil edilmesine ve çözümüne katkı sağlamaktadır.

Bu bildiride Konya İl Emniyet Müdürlüğü ile Konya Büyükşehir Belediyesi arasında yapılan veri paylaşım protokolü ile rutin aralarda Emniyet Müdürlüğünce temin edilen trafik ve asayiş bilgileri, Konya Büyükşehir Belediyesi bünyesinde var olan kent bilgi sistemi verileri ile eşleştirilmesi, harita ortamına aktarılması ve Emniyet Müdürlüğünün kullanımına sunulması ile ilgili işbirliği esaslı çalışmalardan örnekler verilmesi amaçlanmıştır.

Çalışmanın ilk kısmında, Emniyet Müdürlüğünden TAB formatında temin edilen veriler, suç türlerine göre sınıflandırılması sağlanmıştır. Daha sonra sınıflandırılmış veri başlıkları mekânsal analizlerden Kernel yoğunluk analizine (density) tabi tutularak suç haritaları oluşturulmuştur. Çalışmanın ikinci kısmında ise II Trafik Müdürlüğü'nce GPS cihazları ile kayıt edilen kaza verileri kullanılmıştır. Veriler kaza türüne göre sınıflandırılmış akabinde CBS ortamına tanımlanmıştır. Kernel yoğunluk analizi (density) kullanılarak trafik kazalarına ait yoğunluk haritaları oluşturulmuştur.

Asayiş verilerinde yapılan çalışmalarda kişiye karşı, mala karşı, topluma karşı suçların nerelerde yoğunlaştığı ve bu bölgelerde Emniyet Asayiş Birimlerince ne gibi tedbirlerin alınmasının gerektiği üzerinde durulmuştur. Trafik verilerinde yapılan çalışmalarda ise ölümlü kazaların, yaralanmak kazaların ve maddi hasarlı kazaların hangi bölgelerde daha sık gerçekleştiği ve buralarda meydana gelen kazalarla ilgili İl Emniyet Trafik Birimlerince ve Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından alınacak önlem ve planlamalara gerekli altlık sağlanmış / sağlanması amaçlanmıştır.

Yapmış olduğumuz bu çalışmada temel amaç noktamız konut yoğunluğu ve suç yoğunluğu arasındaki korelâsyonun olup olamadığıdır. Konya şehrinde yukarıda ilk olarak verilen Tablo 7 de Konya şehrinde meydana gelen suçun yoğunluk seviyeleri verilmiştir. Baktığımızda suçun genel itibariyle yoğun olduğu noktalar Konya’nın eski yerleşim yerleri ayni zamanda şehir merkezi ve merkeze yakın bölgelerde yoğunlaştığı, kümeleştiği görülür. Dairesel gösterilen bu halkalar şehir merkezinden uzaklaştıkça suç yoğunluk ve seviyeleri azalmaktadır. Şehir merkezi olan ve noktasal olarak gösterilen yerlerde suç yoğunluğu diğer bölgelere nispeten daha fazladır. Yani suçun yoğun olduğu yer ve bu merkez / merkezlere yakın olan bölgelerde bundan etkilenmiştir yorumunu yapabiliriz. Hatta suçun yoğunluğu etrafına bir hastalık gibi buluşmaktadır. Bu yoğunluğun sebeplerini derinlemesine irdelemek bakımından hangi faktörler olabileceği düşüncesinden hareketle Konya şehrinde konutların / binaların nerelerde yoğun bir şekilde bulunduğu yani diğer bölgelere oranla ortama olarak sayı ve kaplamış oldukları yer bakımından incelendi. Tablo 8 de görüldüğü gibi konut yoğunluğunu gösteren haritamız ele alındığında yukarıda yani Tablo 7 dekine benzer bölgelerde konutların yoğunlaştığı görülecektir. Buradan hareketle konut, bina, işyeri vb... alanların yoğunluğu ile suç yoğunluğu arasında doğru bir orantı vardır diyebiliriz. Çünkü bu noktalar suçlular için cazibe merkezleridir. Rekreasyon, yasam vs... alanlarıyla yoğun olması demek metrekareye düşen insan yoğunluğunun fazla olması anlamına da gelebilir seklinde yorum yapabiliriz. Dolayısıyla suçlular için bir cazibe merkezidir.

Bu noktadan hareketle kolluk kuvvetleri demek ki burada özellikle yaya devriye, motorize devriye sayılarını artırmalıdır. Daha çok görünür olmalıdır. Özellikle orada olduğunu hissettirmelidir. Halkın üzerinde güven duygusunu varlığıyla aşılamalıdır. Bu bölgeler özellikle MOBESE kameralarıyla gözetlenmelidir. Gözetlendiği hususu ise levhalarla uygun yerlerde duyurulmalıdır. Halkın kendi güvenlik önlemlerini alması işyerlerine kamera takması, esnaf ve site sakinlerinin özel güvenlik hizmeti satın almaları işyeri ve konutunu koruyucu tedbirler almak suretiyle suçlunun erişimini zorlaştırmalıdır.

Büyük şehir belediye ve ilce belediyeleri özellikle konut yoğunluğunu azaltıcı tedbirler almalıdır. Tek merkezli bir şehir anlayışından çoklu merkezi olan, her bölgenin gelişmişlik seviyelerini eşitleyen şehir planlamaları yapmalıdır.

        3. Fiziksel Durumlar Bakımından Konutlarda Meydana Gelen Hırsızlık Suçuyla Olan ilişkisi

Suçların konutların yoğun olduğu yerlerle olan ilişkisini incelenmiş konutların yoğun olduğu noktalarda suç yoğunluğunun ayni ölçüde fazla olduğu anlaşılmıştı. Daha derinlemesine yani konutların mevcut fiziksel durumları bakımından elimizde olan bina durum verileriyle evden hırsızlık verilerini karşılaştırmak gereği doğmuştur. Bu çalışmamızdaki amaç evlerin fiziksel durumlarının iyi veya kotu olması evden hırsızlık suçlarına bir etkisi var mıdır? Düşüncesidir. Yani binanın fiziki görünümü iyi olan evlerle kotu olan evlerin suçlular bakımından nesil algılandığı veya bu fiziki durumun islenen veya islenmesi tasarlanan / tasarlanacak olan suçlar bakımından nasıl bir etkisi vardır / olması muhtemeldir?

Fiziksel Durumları iyi Olan Binalarda Evden Hırsızlığın Yoğun olduğu Yerler ( Tablo 2 ) aşağıdaki haritada incelenmiştir. Bu incelememiz neticesinde ilginç neticeler çıkmıştır. Fiziksel durumu iyi olan binalar yoğunluklarına göre haritada gösterilmiştir. Normal şartlarda fiziksel durumu yani dış görünüşü ve cazibesi yüksek olan binalarda hırsızlık suçlarının çok yüksek olması beklenirken bunun beklenen oranda olamadığı görülmüştür. Fiziksel özellik bakımından herkeste oluşan bu kanaat suç islenme safhasında tam olarak oluşmamaktadır. Bunun çeşitli sebepleri olabilir. Öncelikle suçlu daha kolay suç isleyebileceği yani zorlanmayacağı yerlerde eylemini gerçekleştirmek istiyor olabilir. Bu tur fiziki şartlan zorlu olan yerler yani hedefe ulaşmada faili yani suç isleyen kişiyi nispeten kolay ve yakalanma riski daha az olan farklı bölgelere itmiştir. Amaç en kısa zamanda ve zorlanmadan eylemi gerçekleştirmekse suçlu riski göze alamamaktadır. Özellikle son zamanlarda eskiye nazaran yapılaşmada daha
farklı bir konsept izlenmekte ve dolayısıyla da talep görmededir, insanlar yasam alanlarında her şeyin içerisinde olduğu, güvenli, gittikçe birbirine benzeşen bina - site projeleri tercih etmektedir. Güvenli yasam alanları beraberinde kamerayla 24 saat gözlenen, korunan siteleri beraberinde getirmiştir. Dolayısıyla suçlunun bu alanlardan ziyade eski yapılaşmaları tercih ettikleri daha kolay ve riski az olan yerleri tercih ettikleri yorumu yapılabilir.

Fiziksel Durumları Kötü-Orta Olan Binalarda Evden Hırsızlığın Yoğun olduğu Yerler ( Tablo 2-3 ) bakımından değerlendirme yapıldığında; fiziksel bakımdan kotu olan yerlerde evden-hırsızlık oranların bu bölgelerde azımsanamayacak kadar fazla olduğu görülmektedir. Daha öncede değindiğimiz sebepler dolayısıyla suçlunun hedefe daha kolay erişim sağlama saikiyle hareket ettiği çıkarımı yapılabilir, istenen, umulan, ulaşılması hedeflenen materyallere erişim burada binanın konum ve koşullarının elverişli olması buna cevaz vermektedir. Demek oluyor ki inanışın aksine binanın lüks ve fiziki görünümünün düzgün olması hırsızlığın buralarda yoğun bir şekilde yapılıyor anlamına gelmemektedir. Her ne kadar bura alanlarda da hırsızlık suçlan meydana gelse de yoğunluk özellikle fiziki anlamda kotu olan bölgelerde evden-hırsızlık suçu daha yoğun islenmektedir.

Fiziksel durumu Vasat yani orta halli olan konutlardan yapılan hırsızlıklar ( Tablo 3) haritadan anlaşılacağı üzere suçun islenmesi bakımından hayli fazla ve cezp edicilik içermektedir. Genel itibariyle ise bakıldığında bina durumu orta halli binalar hırsızlar tarafından daha çok tercih edildiği görülmektedir. Bu bağlamda orta halli binalar fiziki durumları iyi binalara oranla daha çok hırsızlığın işlendiği yerlerdir. Dolayısıyla fiziki durumu iyi olan mekânlardan orta ve kotu olan mekânlara oranla daha az hırsızlık gerçekleşmektedir.

Bu çalışmadan da anlaşıldığı üzere kolluk kuvvetleri pro-aktif olarak özellikle bu bölgelerdeki haklı bilinçlendirme çalışmaları yapmalıdır. Görüldüğü üzere bize bir şey olmaz anlayışı terk edilmelidir. Ezberlenmiş yanlışların da bu çalışmayla doğru olmadığı ortaya çıkmıştır. Halk bu anlamda bilinçlendirilmen ne gibi tedbirler alması gerektiği kolluk yetkililerince ahaliye duyurulmalıdır. Özellikle bu bölgelerde devriye görevleri sıklaştırılmalı pro-aktif yani önleyici tarzda sürekli -rutin kontroller yapılmalıdır.

Belediye yetkilileri bu alanları kamulaştırma yoluyla ıslah etme çalışmalarına hız vermelidir. Görüldüğü üzere yapısal faktörlerin suçu engellediği görülmektedir. Artık miadını doldurmuş iskânlar, yeni projelerle ve özel sektörün desteğini de alınarak hızlı bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Özellikle bu alanların aydınlatmaları artırılmalıdır. Yeşil alan, park, kültür merkezleri vs... lerle canlı yasayan bir alan haline getirilmelidir.

Genel olarak bir değerlendirme yapmak gerekirse, yapısal sorunlar yani şehirleşme ve mimarini münhasır bir etkisi suç ve suçluluk üzerinde etkisi vardır. Alışıla gelmiş düşüncelerin aksine evden hırsızlık suçu fiziksel olarak orta ve alt sınıf yapılarda daha çok görülmektedir. Kent güvenliğine yönelik yapılan çalışmaların temel amacı kentleri yaşanabilir hale getirmek ve kentli üzerindeki suç baskısını ortadan kaldırmaktır. Yapılan çalışmalar göstermektedir ki kentsel mekânın suçun gelişimindeki etkisi oldukça önemlidir. Dolayısıyla mekânın suça neden olan etmenlerinin insan algısı yoluyla tespiti problemin önemli ölçüde belirlenmesine neden olmaktadır. 9 Yerel yönetimler kentleri planlı bir biçimde geliştirmekten sorumludur. Belediyeler kente karşı işlenen suçların konusunu oluşturan kentli haklarının hayata geçirilmesinde öncü olmalıdır. 10

Kırsal alandan kente gelenler eski davranış ve alışkanlıklarını, örf ve adetlerini de getirmektedirler. Göç edenlerin bazıları kentle bütünleşirken bazıları kentte ayrı gruplar meydana getirmişlerdir. Gelenek ve göreneklerin uymayışı nedeniyle kent değerlerini yadırgayan ve zaman zaman kentle çatışan kendine has bir gecekondu kültür çevresi oluşturmuştur Kentleşmenin yarattığı kültür değişimi suçluluk yönünde şu şekilde etken olmaktadır. Kentleşme kırdan göç eden insanların ferdileşmesi, egoistleşmesi sonucunu doğurur. Kentleşme sosyal kontrol mekanizmasını yok eder, Kentleşme geleneksel yapı değişimine yol açar, Toplumlarda kentleşme, yeni menfaat gruplarının, yeni sınıfsal yapının doğasına yol açar. Kentte yerleşik kültür ortamıyla, kente göç edenlerin beraberlerinde getirdikleri kültür arasında çatışma çıkabilir. Kentlerde insanları, yeteneklerinin dışında bir hayata özendirecek örnekler, servet farklar ve çeşitli eğlence yerleri vardır. 11 Göçle birlikte getirdikleri kültür ve yasam biçimini şehre aynen adapte etme alışkanlıkları şehirlerde görülür. Çalışmamızda da görüleceği üzere bu alışkanlıklarını binalarında da görülmektedir. Kırsal yasma alanlarında ki yapıların şehirlere de taşıdıkları bu bölgelerde kümeleşmelerin olduğu haritalardan anlaşılmaktadır.

Belediyeler de, kentlerimizi, kentlerimizin değerlerini emanet ettiğimiz kuruluşlar olduklarından, hem yönetim tüzesinden aldıkları düzenleme gücünün bir sonucu olarak, hem de halkı temsil eden yönetim basamağı olarak, kente karşı işlenen suçların izlenmesinde yetkilidirler. 12 Belediyeler bu bölgeleri değiştirmeli değiştirirken de dönüştürücü kentli yasama adaptasyonu sağlayıcı projeleri hayata geçirmelidirler. Kentsel değişim değil dönüşüm projelerini harekete geçirmelidir. Ancak anlaşılması gereken binasal anlamda bir dönüşüm değildir. Dönüşümü ayni zamanda sosyal bir dönüşüm seklinde olmalıdır. Çalışmamızda görülen ve halen bir kente yakışmayan bazı yasam alanlarının ıslah edilmesi gereği ortadadır. Suç ve suçlulukla mücadele diğer kurumlarla olan işbirliğiyle ancak bir basan sağlanabilir. Yerel yönetimler bu anlamda en önemli yere sahiptir.

James q. Wilson ve George Kelling tarafından ortaya konulan "kırıkpencereler teorisi' (Broken Windows Theory) ufak tefek suçlar veya suç olarak tanımlanmayan fakat çevreyi ve toplumu rahatsız edici davranışların önüne geçilmezse, bu davranışları yapanların, kimsenin müdahale etmediğini veya çevrenin ilgilenmediğini düşünerek bu davranışların miktarını ve şiddetini giderek arttırarak toplum genelinde bir düzensizlik oluşturacağıdır. Bunun sonucunda ise daha ciddi suçlara ortam sağlanmış olur. "kırık pencereler" teorisi, toplumdaki düzensizliğin ve suçun birbiri ile olan ilişkisini ifade etmek amacıyla kullanılmıştır. " bir binanın pencere camlarından birisi kırıksa ve tamir edilmeden bırakılıyorsa" diğer kalan pencere camları da yakın zamanda kırılacaktır. O kırık tek cam o çevrede kimsenin ilgili olmadığının ve ortamın diğer camları da kırmaya müsait olduğunun işaretidir. Wilson ve Kelling teoriyi "newark yaya devriye deneyi" ve psikolog Philip Zimbardo'nun yaptığı test ile tekrar incelemeden geçirmiştir ve önemli sonuçlar alınmıştır. 1994 yılında New York belediye başkanı seçilen Rudolph Guiliani "kırık pencereler" teorisini esas alarak New York polisine sıkı uygulamalar yaptırmıştır. Uygulama sonucunda New York'ta genel suç oranında ve ciddi suçlarda önemli bir düşüş olmuş ve bu başarı ABD'nin gündemine gelmiştir. Kolluk kuvvetleri meydana gelen ciddi suçları aydınlatma, olay yerinden delilleri toplama ve faili meçhul ise suçluyu bulma ve yakalama gibi görevler üzerine odaklanmış durumdadır. Toplum ve çevre düzeninin sağlanması, düzensiz davranışlarda bulunanların engellenerek suç korkusunun azaltılması aslında kolluğun öncelikli görevidir. Unutulmamalı ki, düzensizlik daha ciddi suçlara zemin hazırlar ve tetikler.

Sonuç itibariyle; yerel yönetimler kendilerini kent güvenliğinden soyutlamamalıdır. Şehrin güvenliği ve halkın refahı halka yol su elektrik gibi fenni isler kadar ehemmiyetlidir. Yerel yöneticiler şehrin istikrarını sağlayıcı tedbirler almalıdır. Gerekli alt yapı çalışmaları yapmalı ve bunlara destek olmalıdır. Yapılan ve yapılacak olan oluşumlara sivil toplum kuruluşlara destek vermelidir. Bunlar için ayrıca bütçe, mekân sağlanmalıdır. Her kurumun temsilcilerinin katılabileceği veya sivil toplum kuruluşlardan çalışma grupları oluşturmalıdır. Maddi anlamda bu oluşumlar desteklenmelidir.

        4. Konya Şehrinde Suçların Ekonomik Bakımdan Değerlendirilmesi

Genel olarak bakıldığında yoksulluğun, kendine özgü bir yaşam biçimi ürettiği görülmektedir. Yoksul bireylerin genelde, olumsuz koşullar içeren yerlerde ikamet ettikleri, sağlıksız beslendikleri ve toplum tarafından dışlandıkları gözlemlenmektedir. Bu yaşam biçimi, bireylerin hukuk dışı eylemlere yönelmelerini kolaylaştırıcı bir öz taşımaktadır.

Yoksulluk-suç ilişkisine bireyin psikolojik durumu açısından da bakmak mümkündür: Çünkü yoksulluk, birey psikolojisini de olumsuz olarak etkilemektedir. Yoksulluk özellikle, bireyin agresif ve düşmanca tutum geliştirmesinde etkilidir. Basit bir tartışma anında, yoksullukla hırpalanmış bir bireyin saldırgan davranışa yönelme olasılığı, ekonomik düzeyi iyi olanlara kıyasla daha yüksek olduğunu tahmin etmek mümkündür. Bir anlamda; bazı yoksul bireylerin geçim güçlüğü çekmelerinin, onlarda belirli ruhsal ve zihinsel rahatsızlıklara yol açtığı ve bu bozuk kişilik yapısının bireyin suç işlemesinde etkili olduğunu tahmin etmek mümkündür. Bu nedenle yoksulluk, suçlulukta önemli bir unsurdur; denilebilir. Ayrıca; aç olan insanın, karnını doyurmak için bazen çalmak zorunda kalacağı hususu, aşina olduğumuz bir gerçektir. Ancak, işsizliğin tek başına bir suç nedeni olamayacağı gibi, yoksulluk faktörünün de tek başına bir suç nedeni olarak savunulması mümkün değildir. 13

İşsizlik faktörünün önemli bir suç nedeni olarak gözükmesini kuşkusuz haklı kılan bazı nedenler söz konusudur: Bunlardan ilkini, işsizlik faktörünün bireyin toplumsal değer ve normlara olan bağlılığını çözücü yönde etki yaptığı şeklindeki yaklaşım oluşturmaktadır, işsizliğin, bireylerin toplumsal norm ve değerlere olan bağlılık düzeylerini azaltmasının, onların sapkın tutum geliştirmelerinde etkili olabileceği düşünülmektedir. İşsizlik faktörünün suç işlemede etkili olabileceğini akla getiren diğer ikinci bir neden ise, söz konusu faktörün bireyde yoğun bir dışlanmışlık duygusunun ortaya çıkmasında etkili olmasıdır. İşsiz bir bireyin işsiz oluşunu; bir işe yaramadığı, güvenilir bulunmadığı, kendisine ihtiyaç duyulmadığı veya yeteneksiz görüldüğü şeklinde kendisine yönelik bir "suçluluk duyma" biçimi ile açıklama tutumu, o bireyde belirli düzeylerde psikolojik sorunlara yol açması mümkündür. 14 Psikolojik anlamda dışlanmışlık duyma, kendini kifayetiz görme, toplumdan tecrit edilmiş olarak hissetmesi de ayni zamanda kaybedecek bir şeyinin olamadığı duygusunu da beraberinde getirir. Hayata ve kendine isyan eden şahıs bu durumdan çıkış yolunu suç islemekte veya intihar eğilimli ise hayatına son vermekte bulabilir.

Düşük Gelir Grubu Yoğunluğu ( Tablo 4 ) incelendiğinde ve aşağıda Konya Genelinde Evden Hırsızlığın Yoğunlaştığı Yerler incelenmesi halinde gelir seviyesinin düşük olduğu bölgelerdeki hırsızlık oranı daha yüksek olduğu görülür. Nacak bu bölgelerde Alış veriş merkezleri yoğunluğu fazladır. Konya'nın eski yerleşim yerlerinden olup ayni zamanda şehir merkezi veya merkeze yakın konumdadırlar. Ancak merkeze komşu olan çoğu bu mahallelerde fiziksel olarak binalar eski durumdadır. Bu yerlerde yasayanların ise gelir seviyesi haritadan da anlaşıldığı üzere düşüktür. Buradan hareketle düşük gelir seviyesinden komşu mahallelere doğru bir hareket ilk etapta göze çarpar. Yani fırsat bakımından daha az olan bu yerlerden fırsat bakımından bol ve imkânlar olan daha merkezi konuma doğru dairesel bir hareketlenme vardır.

İşsizlik oranındaki artış, hırsızlığı ve soygunculuğu beraberinde sürüklemektedir. Bu etkinin gecikmeli olmasının sebebi ise, kısa dönemde yasal iş bulma beklentisi ve diğer faydaların ( işsizlik sigortası gibi ) işsizlerin yasal olmayan işlere katılmalarını engellemesidir. İşsizlik devam ederken azalan işsizlik faydaları ve yasal iş bulma şansının giderek kaybolması, yasal olmayan işlere katılımı daha cazip hale getirecektir. Suç işlemek üzere karar verme durumunda ise, işgücü piyasasındaki kurallar bu karan etkilemeyecektir.

Çalışmada, işsizlikten suça doğru etkinin yanında suç miktarının da işsizlik miktarını artırdığı sonucuna ulaşılmıştır; bu durum suçluların işsizlik faydalarıyla birlikte, yasal olmayan kazanımlarını artırmak için fırsat yakalamak üzere yasal olan işlerini bırakmaları sebebine dayanabilir. 15

Bu çalışmamızda esas olarak gelir seviyesi düşük olup maddi yardımın yoğun olarak yapıldığı bölgelerle bazı suçlar arasında korelasyon olup olmadığı incelenmesi esas alınmıştır. Bu bakımdan maddi yardım alan ve issiz olduğu varsayımından hareketle bir çıkarım yapmak amaçlanmıştır.

Tablo 6 de hırsızlık Konya genelinde yoğunlaştığı noktalar görülmektedir. Sosyal yardım yapılan bölgelerin yoğunlaştığı bölgeler dairesel olarak haritada gösterilmektedir. Hırsızlık genel itibariyle her bölgeye dağılmış vaziyette olmakla birlikte sosyal yardımın yoğunlaştığı bölgelerde yoğunlaştığı, diğer bölgelere oranla kümeleştiği görülmektedir. Buradansa su sonuç çıkarılabilir: Sosyal yardım alan ve gelir seviyesi düşük olan bölgeler hırsızlık suçunun daha çok mağduru durumundadır. Diğer bir bakış açısıyla burada hırsızlık suçu tablodan da anlaşılacağı üzerine anlaşılmaktadır.

        5. Konya Şehrinde Suçların Bölgesel Niteliklerine Göre Değerlendirilmesi

Yapılmış olan ve aşağıda sunulan çalışmamızda temel amaç bölgelerin özelliklerine göre suçların niteliğine göre değerlendirilme yapmaktır. Suçlarda fırsat yaklaşımından hareketle fırsatların yoğunlaştığı noktalarda ve nüfus hareketlerinin diğer bölgelere oranla yoğun olduğu bölgelerde islenen suçların yoğunluğunun tespiti hedeflenmiştir.

        5.1 Alış Veriş Merkezlerinin Yoğunlaştığı Yerlerde Meydana Gelen Suçlar ve Suçların Konumsal Olarak ilişkisi:

Çalışmada ki amacımız AVM ile bazı suçlar arasında bir ilişkinin olup olmadığıdır. AVM özelikle suçlular için fırsatların yoğun olduğu yerlerdir. Ayni zamanda insanların alış veriş yapmak veya diğer sebeplerle geldikleri yoğun yerlerdir. Suçla ekonomi ilişkisi fırsat yaklaşımlarından hareketle işlenmiş olan suçların yoğunluklarının tespiti- ilişkisi irdelenmiştir.

Tablo 5 incelendiğinde yeşil alanlar ve dairesel olarak gösterilen işyerinden hırsızlık suçlarında doğrusal bir orantı olduğu ilk etapta göze çarpmaktadır. Yani AVM lerin yoğun olduğu noktalar ayni zamanda suçlular için bir hedef alanlardır. Suçlular için cazibe merkezleridir, çıkarımı yapılabilir.

        5.2 Alış Veriş Merkezlerinin Yoğunlaştığı Yerlerde Meydana Gelen Suçlar ve Suçların Konumsal Olarak İlişkisi:

Çalışmada ki amacımız AVM ile bazı suçlar arasında bir ilişkisinin olup olmadığıdır. AVM özelikle suçlular için fırsatların yoğun olduğu yerlerdir. Ayni zamanda insanların alış veriş yapmak veya diğer sebeplerle geldikleri yoğun yerlerdir. Suçla ekonomi ilişkisi fırsat yaklaşımlarından hareketle işlenmiş olan suçların yoğunluklarının tespiti- ilişkisi irdelenmiştir.

Tablo 5 incelendiğinde yeşil alanlar ve dairesel olarak gösterilen işyerinden hırsızlık suçlarında doğrusal bir orantı olduğu ilk etapta göze çarpmaktadır. Yani AVM lerin yoğun olduğu noktalar ayni zamanda suçlular için bir hedef alanlardır. Suçlular için cazibe merkezleridir, çıkarımı yapılabilir.

Konya Genelinde AVM yoğunlaştığı yerler ile otodan hırsızlığın yoğunlaştığı yerler ( Tablo7 ) incelendiğinde alış verisi cin gelen veya çeşitli vesilelerle bu bölgelerde bulunup aracını park eden kişilerin araçlarında hırsızlık suçlarının meydana geldiği söylenebilir. Konya Genelinde AVM yoğunlaştığı yerler ile kasten yaralama suçunun yoğunlaştığı yerler bakımdan incelenmesi halinde kasten yaralama suçunun bu bölgelerde yoğunlaştığı görülmektedir. Konya Genelinde AVM yoğunlaştığı yerler ile cinsel suçunun yoğunlaştığı yerler bakımından incelendiğinde Cinsel taciz suçunun işlendiği yerler arasında AVM lerin yoğun olarak bulunduğu yerlerde işlendiği görülür.

Sonuç itibariyle suçta fırsat yaklaşımları dikkate alındığında suçlular AVM bölgeleri ve çevrelerini tercih ettikleri görülmektedir. Dolayısıyla kolluk güçleri buralarda tedbirlerini yoğunlaştırmalı süreklilik arz eden denetim ve kontrollerini yapmalıdır. Özellikle AVM çalışanları bilinçlendirilmelidir. Özellikle AVM merkezleri şehir dışlarına kaydırılmalıdır. Otoparkı, özel güvenlik personelleri ve güvenlik kameraları ile denetlenmelidir. Kolluk güçleri bu manada AVM çalışanlarını bilgilendirmeli ve bilinçlendirmelidirler.

Tablolar bir bütün olarak alındığında ayrıca şehrin sadece belirli noktalarında AVM lerin yoğunlaştığı görülmektedir. AVM şehrin geneline yayılmalıdır. Bu Anlamda planlamalar yapılmalı böylelikle risk oranı ve halkın yoğunluğu dağıtılmış olur. Dolayısıyla Suçlular hedef yoğunluğu dağıtılınca ve tedbirler alınınca suç yoğunluğu nispeten azaltılmış olur. Oto hırsızlığının yoğun olduğu alanlarda ve bunların yakın çevresinde oto parkı olmaması/yetersiz olması ve dolayısıyla bu alanlara gelenlerin araçlarını AVM çevresindeki cadde ve sokaklara park etmeleri, araç sahiplerinin bilinmesi, takip edilmesi gibi nedenler buradaki hırsızlığı arttıran nedenler olabilir. Yapısal sorunların özellikle AVM merkezler, hastane is merkezleri vs... bu alanlarda mutlaka ve yeteri kadar park alanları ayrılmalıdır. Çevrelerine otoparklar yapılmalıdır.


        6. Sonuç

Şehirdeki hırsızlık suçlarının dağılışında etkili olan diğer faktör de şehirsel arazi kullanımıdır. Arazi kullanımının ortaya çıkardığı farklı çevresel olanaklar, hırsızlık oranlan ile birlikte, suçlu ile suç bölgesi arasındaki suçlu göçünü de etkilemektedir. Bu bağlamda, konut alanlarının yoğunlaştığı alanlarda ikametten hırsızlık, işyerlerinin gerek sayı, gerekse tür açısından yoğunlaştığı alanlarda işyerinden hırsızlık, gibi hırsızlık olayları artış göstermektedir. Önemli ticari faaliyetlerinin hâkim olduğu bölgelerde meydana gelen hırsızlık olayları oldukça yoğundur. Bu durum, suçlu ile suça maruz kalan mağdur kişiler arasında etkileşim ve karşılaşmanın fazla olmasından kaynaklanmaktadır. Gerek şehirsel arazi kullanımı, gerekse mekânların sosyo-ekonomik yapısı, hırsızlığın dağılış ve yoğunluğu bağlamında şehirde farklı bölgeleri ortaya çıkarmaktadır. Buna göre şehir merkezinde suç sayısının en fazla görüldüğü alandır Bu alanlar hırsızlık suçları için çekici mekânları oluşturmaktadır. 16

Mahalle veya belirli bir bölge (belde, ilçe, şehir merkezi, vb.) düzeyinde belirlenecek yerel güvenlik politikaları da toplum odaklı olacağından yerel ihtiyaçlara göre şekillenecektir. Sonuç olarak, toplum destekli güvenlik stratejilerinin başarısı ile bu tür insiyatiflere yönelik toplum desteği arasında karşılıklı bir ilişki bulunmaktadır. Başarılı bir şekilde uygulanan toplum destekli güvenlik stratejileri, vatandaşlar arasında suç ve suçlulukla mücadele için ortak bir bilincin oluşmasını sağlayacaktır. Diğer taraftan toplum destekli güvenlik stratejilerinin suç ve suçluyla mücadeleye yönelik ortak bir bilinç ve iradeyle hareket eden toplumlarda daha başarılı bir şekilde uygulanacağı öngörülmektedir. Dolayısıyla toplum destekli güvenlik stratejilerinin başarıyla uygulanması noktasında toplumun kolluğun faaliyetlerinden memnuniyetini ve desteğini arttırmak kolluk yetkilileri için her zamankinden daha önemli hale gelmektedir. 17

Disiplinli güvenlik programlarının oluşturulmasında, yerel ve merkezi yönetimlere önemli görevler düşmektedir. Bu programlar çerçevesinde emniyet birimleri, üniversiteleri ilgili meslek adamları, sivil toplum örgütleri ve halk etkin bir şekilde koordine olup, kentlerde gelişen suça birlikte müdahale etmelidirler. Kente özgü karalan verecek olan ve pek çok meslek alanını içeren güvenli kent komitelerine ihtiyaç vardır. Dolayısıyla kentsel suçun ve kentsel şiddetin gelişimini engellemede kent ölçeğinde, disiplinler arası suç önleme stratejileri geliştirmek, güvenli, sağlıklı ve yaşanabilir kentler ya da yaşam çevreleri oluşturmak ve kentlerde gelişen suça karşı kalıcı müdahalelerde bulunmak için gerekli ve önemli olmaktadır.

Konya şehrinde asayiş suçlarının dağılışı, mekânsal arazi kullanımı ile ilişkilendirildiğinde, suç miktarlarının merkezden çevreye doğru düşüş gösterdiği suçların mahallelere dağılışında, mekânsal arazi kullanımı ve çevre şartlarının etkili faktörler olduğu tespit edilmiştir. Şehirde arazi kullanımı mahallelere göre farklılık göstermektedir. Mahalleler ölçeğinde yönetim, ticaret konut, eğitim sağlık fonksiyon alanları iç içe geçmiş durumdadır. Sonuç olarak, Konya şehrinde yerel imkânlar çerçevesinde suçla; siyasal, sosyal, mekânsal ve ekonomik tedbirleri içerecek şekilde, suçun bütün boyutları ile mücadele etmek temel hedef olarak kabul edilmelidir. Bu açıdan yerel otoriteler, şehir ve güvenlik eksenli politikalar bağlamında daha duyarlı ve profesyonel bir yaklaşımla hizmet sunmalıdır. Aynı kişilerin tekrar suç işlemesinin önlenmesi için bu kişileri kontrol ve denetim altında bulundurulmasına yönelik, sosyal destek projeleri geliştirilmesi gereği ortaya çıkmaktadır. 18

Trafik ile ilgili analizler bildiri sayfa sayısı yetmediğinden sunumda anlatılacaktır.







1 Konya II Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü, demre22@hotmail.com
2 Konya İl Emniyet Müdürlüğü Bilgi İşlem Şube Müdürlüğü, ibrahimcevik94@hotmail.com
3 Konya Büyükşehir Belediyesi Kent Bilgi Sistemi Şube Müdürlüğü, konyakbsnihat@hotmail.com
4 Konya Büyükşehir Belediyesi Kent Bilgi Sistemi Şube Müdürlüğü, muratdogru83@hotmail.com
5 Konya Büyükşehir Belediyesi Kent Bilgi Sistemi Şube Müdürlüğü, osmanlinurullah@konya.bel.tr
6 Bakiniz: www.kriminoloji.com
7 Selçuk üniversitesi ogr. Üyesi PROF. CUKURCAYIR ile yapılan bir görüşmede yapmış olduğu bir tespit
8 KARAMAN K, 2003,Türkiye de Şehirleşme Olgusu ve Gecekondu Olgusu, Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları
9 Ela Ataç, Araş. Gör, Suçun kentsel mekândaki algısı; "Güvensizlik hissi" G.Ü. Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
10 Mithat Arman Karasu, Kente karsı işlene suç ve suçun aktörleri, Ankara Üniversitesi, SBF
11 Erman Aksoy, Araş. Gör,Suç ve güvenli kent yaklaşımı G.U., Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
12 Serkan Güneş, Graffıti: Sosyal suç mu, Sanat mı? Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fak. Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü
13 Zahir Kızmaz, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 13, Sayı: 2, sayfa 279
14 Zahir Kızmaz, a.g.e
15 Yakup AKKUŞ, Suçun Ekonomi Modelleri makalesinden
16 GÜNAL Veysi, SAH_NALP M.Sait, a.g.e
17 BAŞIBÜYÜK Oğuzhan, KARAKUŞ Önder, Sosyal Düzensizlik ve Toplum Destekli Güvenlik Politikaları, Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, Cilt:5 Sayı: 2-Güz 2010
18 GÜREMEN Lale Yrd. Doç. Dr, a.g.e